Bülten No: 27 / Nazar Kuyumculuk Torbası
Sıkışmışlık, sağlık sorunlarım, bazı planlar ve uçak korkumla içinizi ferahlatmaya geldim...
Üsküp’ten merhaba,
Türkiye ve Makedonya gündemleri içimde sıkışmışlık hissi yaratıyor. Hayvanlara karşı yapılan eziyet ve katliam karşısında kanım donuyor. Her iki ülkede de ekonominin gidişatı anksiyetemi tetikliyor. İhtiyaçlar hiyerarşisinin en üst basamağındaymış gibi üretim yapmaya çalışıp en alt basamağında olmak beni mental olarak çok zorluyor.
Üstüne bir de sağlık problemlerimle uğraşıyorum. Boynum ve çizim yaptığım kolum hala iyileşmedi ama önceki aya göre daha iyiyim, buna da şükür. Sıkıntıdan egzamam azıp azıp duruyor; öyle ki kulaklarım egzamadan kapandı ve işitme kaybı yaşıyorum. Sağ gözüm sıkıntıdan seğirip duruyor. Bunlar dışında kolesterol için bile ilaç kullanmaya başladım.
Nazar Kuyumculuk torbalarınız hazırsa, bu ayki bültene başlayalım.
Boynumdaki disk kaymasının düzelmesi, dolayısıyla kolumun iyileşmesi için, neredeyse her gün yoga yapıyorum. Bazı günler matın başına resmen sürüne sürüne gitsem de her seferinde çok iyi geliyor.
Postürüm düzeldikçe kendime olan güvenimin arttığını hissediyorum. Azıcık daha artsın, sanırım bu konuda söylemek istediklerim olacak.
Yoga dışında her gün fizik tedavi egzersizleri yapıyorum. Daha iyi hissettiğim günler egzersiz yapmayı unuttuğum oluyor. Aklıma gelir gelmez, parkta da olsam hemen iki dakikada yapıveriyorum (muhtemelen bu şekilde yapmasam daha iyi).
Bunca sıkıntıya rağmen üretken bir ay geçirdim sayılır. Rahatlamak için konfor alanımda takılıp aklımdan kent çizimi yaptım. Yeni koleksiyonumun temasına ve renk paletine nihayet karar verip eskizler almaya başladım. Henüz fikir aşamasında olduğu için paylaşmaktan biraz çekiniyorum. Bu koleksiyonla ilgili acele etmiyorum çünkü iyileştikçe çizdiklerim daha çok hoşuma gidiyor. Ekim sonuna kendime deadline koydum. Gelişmelerden haberdar ederim.
Bir de yeni kitap haberim var. Bu hafta storyboard üzerinde çalışmaya başlayacağım. Sürecin arşivini tutmayı planlıyorum. Önümüzdeki aylarda paylaşırım.
Çocukken babamla birlikte evimizin arkasındaki atölyede mobilya yapardık. Eski mutfak dolaplarımızdan kütüphane yapmıştı mesela. Ben de artan küçük malzemelerden oyuncaklarıma koltuk ve sehpa yapmıştım.
Muhtemelen babamla olan güzel anılarımı hatırlattığı için tamirat, tadilat ve montaj işlerini aşırı seviyorum. Bu yüzden ortamda matkap görünce dayanamadım. Biraz paslanmışım tabii ama çok eğlendim. Detayları yakında paylaşırım.
O gün bahçıvan pantolon giymiş olmam tamamen tesadüf bu arada.
Ağrım olduğu günler ya da çok sıkışmış hissettiğimde gerçek hayattan kaçmak için elimden geleni yapıyorum. Ya Youtube’dan ev dekorasyonu videoları izliyorum, ya illüstratör vloglarına bakıp kendime mental olarak işkence ediyorum ya da PS başına geçip ergen gibi aç susuz saatlerce oyun oynuyorum.
Alexandra Gater diye bir kadını keşfettim. Selim Bey tarzı ev yenileme videoları çekiyor. YouTube kanalına çok fena düştüm. Başta biraz itici geldiyse de kısa zamanda onlarca videosunu izleyip yeni videolarını bekler oldum.
Yarış ve dövüş oyunları kolumu daha da ağrıttığı için Mert’in birkaç yıldır oynadığı, bu sürede asla bulaşmadığım bir oyuna çok fena bulaşmış oldum: Tropico 6.
SimCity’den epey farklı. Şehir kurma değil ada kurup yönetme oyunu. Bu yüzden strateji gerektiriyor ve asla birkaç saat oynamak yetmiyor.
İzlediğim kanalları ve oyunların tanıtım linklerini bülten sonuna ekledim.
Uçak korkum yüzünden pek bir yere gidemiyorum, daha doğrusu gitmemeyi seçiyorum. Bir de hala 2 kg üzeri taşımam yasak. Fakat öyle bunaldım ki, anlatamam.
Biraz hava değişikliği iyi gelir diye ay sonu önce İstanbul’a, oradan da İzmir’e gideyim dedim. Bunu duyan Raif ile Kerem (siz onları Project Anxiety’den tanıyor olabilirsiniz) İstanbul’da atölye yapmam için fikir verip bir de dünya tatlısı Yıldız’ın (Yıldız ve Latte) şahane atölyesi Maga Flora’yı ayarlamam konusunda aracı olunca, bana da İstanbul için yüz yüze atölye programı yapmak düştü.
İzmir’de de, kız kardeşimin kurduğu sanat mekanı sezon’da zaten bir şeyler yapmayı planlıyordum. Program kendiliğinden ortaya çıkmış oldu.
Atölye içeriklerini planlarken, son bir yıl içerisinde yaptığım ve katılımcılardan en çok olumlu geri dönüş aldığım iki dersin ne olduğuna baktım.
Bu dersleri still life ile portre ve mimik konu başlıklarında günlük atölyelere dönüştürdüm. Yüz yüze atölyelere gelemeyecek olanlar için bir de Zoom üzerinden yapacağım. Şuradan detaylara bakabilir, kayıt olabilirsiniz.
Bülten yazmak, her zaman olduğu gibi, yine çok iyi geldi. Umarım siz de okurken aynı ferahlamayı yaşarsınız.
Son olarak, aranızda uçak korkusu olan varsa azıcık dertleşsek ya. 6 ay oldu uçağa binmeyeli. Mert’e göre son uçuşumuz normal bir uçuşmuş ama aklımı kaybedecektim korkudan. Nefes egzersizleri, sakinleştirip pelteye çeviren damla ve oyalanmak için çantamda taşıdıklarım pek de yardımcı olamadı.
Bu sefer yalnız seyahat edeceğim ve korkum planlarımın önüne geçti bile. Gidip biraz Tropico oynayayım.
Çok sevgiler,
Belkıs
Bağlantılar
Project Anxiety - Raif ile Kerem’in markası
Maga Flora - Yıldız’ın Moda’daki atölyesi
sezon - Kız kardeşim Betül’ün İzmir’deki sanat mekanı
Alexandra Gater - Ev dekorasyonu kanalı, Selim Bey tarzı ev yenileme videoları
Little Tiny Egg - İllüstratör vlogu, üretim süreci videoları
Fran Meneses - İllüstratör vlogu, grafik roman çizim süreci videoları
Tropico 6 - Ada yönetme, strateji oyunu
Çok geçmiş olsun Belkıs :)
Uçmaktan fenalık geçirenlere +1 🫨